İdare edenler, yönetemezler
Günlük yaşamımızda ki çok sözcüğü pek yerli yerinde
kullanmayız. Bu sıradan birinden en etkili ve yetkiliye kadar geçerlidir.
Sözcükler, iletişimin en temel unsurları değilmiş gibi.
--Bunlardan birisi de YÖNETİM/YÖNETMEK, diğeri de İDARE/
İDARE ETMEK sözcükleridir. Sanki aynı anlam ve sonucu ifade eder gibi
düşünürüz. Oysa biri biri ile ilgili, ilişkili olsa da, "şeytan ayrıntıda
gizlidir" sözünü anımsatırcasına bir fark vardır.
--Örneğin Yönetim sözcüğü TDK sözlüğünde:" Yönetme
işi, çekip çevirme, idare etme" olarak tanımlanır.
--İdare sözcüğün karşısında ise: "Yönetme, yönetim,
çekip çevirme" diye tanımlama vardır.
--Gel de çık işin içinden.
--Örneğin bizler, yönetiliyor muyuz, yoksa idare mi
ediliyoruz.
--Yönetenler bile bile süreç farklılığının farkında mı?
--Bir şeyin farkındayım ki,, Birileri, birilerini
yönetiyor; birleri de bizi idare ediyor.
--Nasıl mı?
--Şöyle.
--Yönetim, yönetmek bir olay, süreç ve günümüz dünyasına
uygun bir iş, eylem ve tutumdur. İşin bilimsel yanları olduğu gibi, yönetimin
süreçleri de vardır. Ve son derece çağdaş bir yapı ve durumdur.
--Yönetmek, savaşkan, mücadeleci bir durum olduğu gibi,
hele hele yaşadığımız 21. yy'da başlı başına bir bilimsel bir süreçtir.
--Her neden ise, bizde "yönetmeyi"
"gütme" ile karıştıranlar, biri birini över ya da eleştiri iken
"İKİ KOYUNU GÜTME" sözcükleri ile olayı tanımlarlar.
--İki koyun güdülmez, sürü güdülür. Ayrıca, iki koyunun
kurbanlık, hastalık ya da bağda bahçede hobi olarak bakma-besleme dışında
ekonomik ve yönetsel bir değeri yoktur. Yönetim mantığı açısından bunun için
harcanacak zaman ve emek israftan başka bir şey değildir.Kısaca yönetsel olarak
bir anlamı yoktur. Ancak, durum idare edilir.
--İdare deyince. Dilimizde ki bir çok sözcük, Türkçe
dışında ki dillerden geçtiği için, bir de o dillerdeki karşılıkları ile, bizim
kullandığımız arasındaki farkları bilmediğimiz için, çoğu kere, yerine
oturmayan, aynı anlamı taşımayan sözcükleri bile kullanırız.
--Günümüzün çağdaş dünyasında, YÖNETİM çok önemli olmuştur.
Hele hele iletişim çağında, kişiler, kurumlar arasındaki ilişkilerin bu kadar
karmaşık ve hızlı olduğu çağımızda, her şeyin zamanında ve yerinde yapılmasının
önemi çok büyüktür. Yani, "bugünün işin yarına bırakılmaması"
gerçekten önemlidir, yönetim mantığı içinde. İdare mantığında ise, konu ve
olaylar çok muallak, tanımlanamaz haldedir. Hatta sürüncemede bırakılması ve
tanımlanmaması da bir bilinçli seçimdir. Yönetim mantığı içerisinde, yönetim
ile ilgili tüm taraflar aktiftir. Ve üretkenlik, verimlilikleri en üst
düzeydedir. Olmak zorundadır da. Çünkü, yönetim bir sistemi gerektirir, denetim
de bu süreçlerin en önemli sürecidir. İdare etmek ise; hani amaçsız bir süreç
için, "idare edip gidiyoruz" deriz ya. Gerçekten öyledir. Günümüzün
Çağdaş Ülkeleri ve Halkları, Yönetmek ve yönetilmek isterler. Çünkü yönetim de
bir kalite ve verimlilik vardır. En önemlisi de denetlenebilir olmasıdır. İdare
sürecinde ise, bir boş vermişlik vardır. Bu bazen sıradan bir durum iken, çoğu
kere de yönetenler tarafından bilinçli bir seçimdir. Yönetimin hiçbir süreci
takip edilmez, sorgulanmaz hatta sorunlar ve sorular "hasır altı
edilerek" zamana yayılır ve unutturulur. Halktan ve yönetilenlerden
gizlenir. Çoğu kere amaçsız süreçler
için kullandığımız "..-mış gibi yapılır.". Hakim sınıflar, kendi
çıkarlarını yönetirler. Hiç bir şeyi Rastlantıya bırakmazlar. Oysa, halkın
beklentileri ise, idare edilir. Zaman yayılır. Hatta unutturulur. Şimdi bu
gözle bir etrafınıza bir bakın bakalım. Örneğin SİZ!.. Her anlamda, yerel olarak
da, genel ülke olarak da:
"YÖNETİLİYOR MUSUNUZ," yoksa,
"İDARE Mİ EDİLİYORSUNUZ?"
Siz "cambaza bak" diyenler ile onların
şakşakçılarına, çanak yalayıcılarına bakmayın, onların keyifleri yerindedir.
Onlar süreçlerini yönetiyorlardır. Ya sizde durum ne?,
Hani seçim dönemleri geliyor da.