Cinsiyet Ayrımcılığı

 

Her neden ise, herkesin İnsan ve insanlık için bir miladı vardır. Oysa toplumsal yaşama geçiş bu günkü birçok insanın anladığı anlamda olmamıştır. Örneğin, asansöre erkek ile kadın birlikte mi, ayrı mı binsin olayı olmamıştır. Çünkü meyve toplamak ya da bir yırtıcı hayvandan kurtulmak için, insanlar "muhterem hoca efendilerden" icazet alacak vakitleri olmamıştır. Ağaca tırmanmak, seti aşmak için ya biri diğerini (ki, kim kime denk gelmişse) çekmiştir ya da biri diğerinin sırtına, omzuna basarak çıkmış, atlamıştır can havli ile. Örneğin, her yerde yay yana, el ele olan Anadolu kadın ya da erkeğinin mevsiminde işini bitirmek, hasadını zamanında damına, ambarına koymaktan gayrı bir derdi tasası olmamıştır. Örneğin, tütününü kırmak, fındığını toplamak için evlerin bile kilometrelerce uzaklıkta olduğu Karadeniz dağlarda, yaylalarında, ormanlarda kadınların, erkekler erkek sinekler kadar umurlarında olmamışlardır. Bazı hoca efendilerin kendilerinin, kadınlarının ve kızlarının altlarına çekilen son model arabalar olduğu için, sokağı bilmezler. Oysa çok basit, bu memlekette herkes kadın erkek demeden işine, hastanesine, cenazesine toplu taşım araçları ile giderler. Ve üç beş sapık ruhlu dışında herkes kadınlara bir Ana-Bacı saygısı ile özenli, davranır. Çekinir, çekilir.

Anadolu'nun yoksul köylerinde kadın erkek bir göz odada yaşarlar, yerler, içerler, yatarlar. Ve hiç kimse de, kimseye kem gözle bakmaz. Bu memlekette "Mahallenin Namusu" diye bir kavram vardır. Mahallenin delikanlıları, mahallenin kızlarına gönül indirseler, meyil verseler de, hiç oralı olmadan, onları kız kardeşleri gibi korur kollarlar. Hatta içleri yana yana, ellere gelin gider iken, oğlan evini ağırlar, misafir eder, sonra da gider ah ile vah ile yasını tutarlar. Bu memleketin raconu bu idi daha on- on beş yıl öncesine kadar.  Neler oluyor Allah aşkına. Bu memlekette asırlardır kadınlar kendi namusunu kendisi korumuştur. Konu komşusu korumuştur.  Bu memleket kurulur, yeniden imar edilir iken, kadın erkek demeden herkes bir şeyler yapmak için can ile baş ile çalışmıştır.

Burdur'un bir yerel dergisinde okumuştum, Antalya sınırına yakın kasaba ya da köylerinin birinde, Babasına ısrar ederek Yatılı Öğretmen Okuluna giden kız öğrencinin öyküsünü. At ile kasabaya giden birileri ile kasabaya gider, oradan da sınır illerin birinde ki yatılı okula gitmek için otobüs sorarlar. Ne yazık ki tek araç vardır, o da her sabah gitmektedir. Telaşlanır genç kız/ kız çocuğuna, etrafındakiler merak etme derler ve gideceği yere gidecek akaryakıt istasyonunda ki bir kamyoncuya teslim ederler. Kızcağız biraz tedirgin olsa da, babacan kamyon şoförü kızı okuluna teslim eder ve eline de üç beş kuruş harçlık sıkıştırır. (inşallah bu yazıyı okuyan ve o dergiyi gören/anımsayan bir Burdurlu çıkar) En son TBMM Başkanının çıkışı olaylara tuz biber ekmiştir, Rehber olarak, kadınlarını canlı canlı gömen Arap Vahabileri seçenlerden başka nasıl davranmalarını bekliyorsunuz ki? Konu ne dinidir, ne de siyasi, konu, apaçık bu toplumu geleneksel Anadolu İslamından uzaklaştırmak ve Arap Vahabi İslam anlayışına teslim etme projesidir. Buna da en başta AKP’li kadınların karşı çıkması gerekmektedir.  Yönetim sorunlu bir süreçtir. Bazen, size dışarıdan öyle dayatmalar gelir ki, yönetici olarak bir sebepten dolayı da karşı çıkamazsınız. İşte bu noktada yöneticilerin imdadına, muhalifler, muhalefet edenler yetişir.  Bu bütün dünyada böyledir. Bizim Ülkemizde de böyle olmalıdır. Elbette ki İktidarın genel anlayış ve gidişatından endişeliyim. Ama yine de, onların (ki istekli iseler) ellerini rahatlatacak bir şeylerinde yapılması gerekir. TBMM Başkanı ve diğer kendini bir şey sananların kadınlara ilişkin aşağılayıcı tutum ve davranışlarının karşısına artık en başta aklı başında ak partili kadın seçmenler çıkmak zorundadır. Dün "türban, imam hatipler" gibi yapay sorunlar ile olayları "28 Şubat" gibi bir sürece götürenlerin çoğu bu gün ortalıkta görünmemektedirler. Sıcacık evlerinde, dolu cüzdanları ile keyif çatıp ellerini oğuştururlarken, kadınlar her gün biraz daha türban sorununa bile rahmet okutacak sorunlar ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Sorun, Kadın erkek gibi cinsiyet ayrımcılığı, iktidar muhalefet anlayışlarında ki farklılardan çıkmış, konu bir insan hakkı sorununu haline gelmiştir. İktidar bir takım yönetim süreç ve ilişkileri ile her şeyi, hatta muhalefeti bile; hatta en milli konularda bile Milliyetçi Muhalefeti bile hizaya getirmişken, sorun Kadınların, kızlarının gelecek ve onur sorunu olmuştur. Yarın çok geç olmadan, iktidarın nimetlerinden yeterince yararlanan AK PARTİLİ KADINLARIN, bunu bir rüya sanmamaları için, Parti içinde ki bu Vahabi Yobazlığına karşı çıkmalarının günüdür. Dünyada bunun çok örnekleri vardır. Ne demek istediğimi anlamamış olanlar da, Arabistan'ın yeni Kralını iyi anlamaya çalışsınlar.  Sorun siyasi değil, sorun insan hakkı sorunudur, Bu gün gereğini yapmayanlardan, yarın kızları hesap soracaklardır. Benden söylemesi.