İbrahim AKKAYA

Hukuk çoktan guguk olmuş !

 

“İki iyi insanın öldürülüşünü göz göre göre kapatan bir sistemle karşı karşıyayız. Çoğu gazetede haber yer almadı, yer alanların çoğu ise sıradan bir dava gibi verdi haberi. Oysa Türkiye'nin Kennedy dosyası olmaya aday bir dosya”

Antalya Barosu avukatlarından Tuncay Koç,çevreci cinayeti’ olarak bilinen Ali Ulvi -Aysin Büyüknohutçu davası için söylüyor bu çarpıcı tespitleri.

Rahmetli Necmettin Erbakan, yıllar önce  ‘hukuk değil guguk” diyerek yargılamada gelinen noktayı işaret etmişti..

Ali Ulvi-Aysin Büyüknohutçu çiftçi 9 Mayıs 2017 günü Finike’nin Kızılcık Yaylası’nda ‘Ali Baba’nın Çiftliği’ adını verdikleri evlerinde  Ali Yamuç  isimli kişi tarafından hunharca öldürülmüştü..

Cinayetten 4 gün önce 5 Mayıs Cuma günü gece saat 02.00’da Büyüknohutçu çiftinin evinin yakınlarında bilinmeyen bir nedenle ormanlık alanda yangın çıkmıştı.

Ünlü çevreci, sosyal medya paylaşımında facianın eşiğinden döndüklerini belirtmişti.

Yani planlı bir cinayete kurban gitti Büyüknohutçu çiftçi..

Ünlü bir çevreciydi Ali Büyüknohutçu..

61 yaşında yaşamdan koparılan Büyüknohutçu, Tüketiciyi Koruma Derneği(TÜKODER)Başkanlığı yahlış,tüketici hakları savunucuyu, Tüketiciyi Koruma Yasası’nın mimarlarındandı..

Antalya Kent Konseyi Tüketici Hakları Çalışma Grubu Başkanlığı da yapmıştı.

Kiracıların haklarını savunmasıyla da ünlenmişti..

Kurucusu olduğu Kiracılar Derneği’nin(KİRA-DER)genel başkanlığı yapmış, kiracıların haklarını artıran yasanın hazırlanışında de etkin rol oynamıştı..

61 yaşında kalleş bir saldırıda hayatını kaybeden  Ali Ulvi Büyüknohutçu,siyasetle de yakından ilgilenmiş, 1999 yerel seçimlerinde DSP’den Kepez Belediye Başkan adayı olmuş, Genç Parti ve DSP Antalya İl Başkanlığı görevlerini yapmıştı..

Finike’ye yerleştikten sonra çevreci duyarlığını sürdürdü Büyüknohutçu..

Çevrede açılan ve doğa ile birlikte insan yaşamını tehdit eden taş ocaklarına karşı mücadele başlatmıştı..

Hem eylemle düzenlemiş, hem de hukuki mücadelenin merkezinde yer almıştı..

Maden ocaklarını sahip ve işletmecilerinin büyük sermaye grupları olduğunu söylemeye sanırım gerek yok..

O nedenle de sıkça tehdit alıyordu Büyüknohutçu çifti..

Katilleri Ali Yamuç’un kapasitesi az olan Elmalı Cezaevi’nden Alanya Cezaevi’ne nakledilmesi ve bir süreden sonra da intihar etmesi(öyle açıklandı) sıradan olaylar değil..

Ali Ulvi-Aysin Büyüknohutçu çiftçinin taş ocağı sahip ya da işletmecilerinin azmettirmesi ile öldürüldüğünü tahmin etmek güç değil..

Gelişen olaylar da bu tahmini güçlendiriyor..

Avukat Tuncay Koç, katil zanlısı Ali Yamuç’un ölümü ile davanın düştüğünü hatırlatarak, şunları söylüyor :

“Bu davada Ali Yamuç'un eşi Fatma Yamuç, cinayet ve yardım yataklıktan yargılanıyordu. Önceki gün, delillerin toplanmamış olması ve bu konudaki taleplerimiz hakkında karar verilmeden Savcı mütalaa verdi, tahliye edildi. Bu usule aykırıdır”

Avukat Koç, Büyükknohutçu çiftini acımasızca katleden Ali Yamuç konusunda ise şu çarpıcı görüşleri ortaya koyuyor :

“Cinayetin baş sanığı ve taş ocaklarına cezaevinde mektup yazarak ‘parasını isteyen’ şahıs, ‘daha güvenlidir’ diye Alanya cezaevine nakledildikten sonra 1,5 santim kalınlığındaki şort ipiyle kendini asmış banyo penceresine. Kimse de bu intihar olayının üstüne gitmedi. Dosyayı talep etmemize rağmen talep kabul edilmedi. Oysa biliyoruz ki cezaevindeki her intihar vakası şüphelidir.

Önceki gün, yargı sisteminin içinde bulunduğu bataklığa bir kez daha öfkelendim, duruşmayı izleyen aile için üzüldüm, çevreciler için kaygılandım. Bu sistem değişmeli”

Görüldüğü gibi Erbakan Hoca çok haklı..

Türkiye’de hukuk gerçekten guguk olmuş..

Bize düşen görev ise bu cinayeti unutturmamak, asıl suçlular adalete hesap verene kadar takipçisi olmak..