Mikrofonu eline alan herkes en büyük memleket sevdalısıdır, bizde. Hepimiz memleketimizi çok severiz tabii. Ama bunun yaptıklarımıza da yansıması lazım…

Bakalım öyle mi…

Antalyamızı seven herkes sade vatandaşından temizlik görevlisine, güvenliğimiz için çalışan kolluk güçlerinden vekiline, belediye başkanına yaptığı işi sevgiyle, özenle, titizlikle yapmalı…

Yapmaya çalışanlar var elbet…

Ama hepimiz kabahatliyiz…

Kimimiz az…

Kimimiz çok…

Bir kere bizi yönetenleri tanımıyoruz…

Tanımak da istemiyoruz…

Tanıdıklarımız ve desteklerimizi takip etmiyoruz…

Doğrusunu destekleyip, yanlışının hesabını sormuyoruz…

Bir başıboşluk sözkonusu hepimizde…

Kent sakinlerinde de kent izleme kurullarında da…

Parklarımız gidiyor, sahillerimiz, sit alanlarımız gidiyor haberimiz yok…

Olduğunda da geç kalınmış oluyor…

Kent sanki duyarlı birkaç siyasetçi, birkaç avukat ve meslek örgütü temsilcisinin ve bir iki gazetecinin sırtında…

Konuları bir iki basın açıklaması ve medyatik pozlarla geçiştirmeye çalışanlar var…

Oysa davalar açıp, mücadele alanları büyütülmeli…

Tabii bu zaman, emek ve para istiyor…

Tatlı su siyasetçiliği yükselişte…

Etliye sütlüye dokunmadan güya görev yapıyorlar…

Olmuyor…

Bugün bu kenti yaralayan her yanlış yatırım ve kararın sorumlusu bizi, sizsiniz…

Ben son günlerde açtıkları davalar nedeniyle Şehir Plancıları Odası’nı ve Eş Güdüm Kurulu adına Başkan Av. Abit Küçükarslan’ı kutluyorum…

İyi ki varsınız…

Ama yeterli değil…

Maalesef uzunca süredir pek çok meslek örgütünden ses yok…

Sizce de silkelenme zamanı gelmedi mi…