Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık, tarımsal faaliyetlerde kullanılan pestisitler ve suni gübrelerin sular için en önemli kimyasal kirleticiler olduğunu belirterek, “Antalya’da kullanılan gübre miktarı Türkiye ortalamasının birkaç katıdır. Gübreler sularda nitrat kirlenmesine, arsenik ve kadmiyum gibi ağır metallerin suya bulaşmasına neden olmaktadır. Bu da Antalya için tehlike arz etmektedir” dedi.
Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık, Gıda
Mühendisleri Odası Antalya Şubesi’nde düzenlediği basın toplantısında
Antalya’nın turizm potansiyelinin mikroplastik ve mikrofiber kirliliğine
dikkatle bakmayı gerektirdiğini söyledi. Antalya’nın içme ve kullanma suyu
ihtiyacının yüzde 96’sının yeraltı sularından, yüzde 4’ünün ise yerüstü
sularından karşılandığını kaydeden Şık, şehir şebekesine verilen suyun yüzde
80’den fazlasının da Duraliler bölgesindeki kuyulardan karşılandığını söyledi.
SULARDAKİ
KİMYASAL KİRLENME
Tarım ve sanayi faaliyetleri ile gündelik
yaşamda ortaya çıkan atıkların çeşitli zehirli kimyasal maddeleri içerdiğini
vurgulayan Şık, “Bu maddelerin toprağa ve suya bulaşmasını engellemek kritik
önem taşımaktadır. Bazı zehirli maddeler doğal ortamlarda on yıllar boyunca
zehirli özelliklerini koruyabilmektedirler. Dolayısıyla zehirli kimyasalları
içeren bu atıkların toplanması, depolanması ve arıtımı safhalarının titizlikle
yapılması önemlidir. Toprakta bulunan zehirli kimyasal maddeler yağmur suları
ile toprağın alt katmanlarına ve yeraltı sularına kadar taşınabilmektedir.
Yeraltı suları bir su kıtlığı durumunda içme suyu temininde güvence olarak
görülmelidir. Dolayısıyla aşırı kullanım sonucu miktarını azaltmak veya
kimyasal maddelerle kirleterek kullanılmaz hale getirmek büyük bir
sorumsuzluktur” dedi.
SUDAKİ
NİTRAT TEHLİKESİ
“Antalya bir tarım ve turizm kentidir. Son
yıllarda taş ve mermer ocaklarının sayısındaki büyük artış dikkate alınırsa bir
madencilik şehri olduğu da söylenebilir” diyen Şık açıklamalarını şöyle
sürdürdü: “Tarımsal faaliyetlerde kullanılan pestisitler ve suni gübreler sular
için en önemli kimyasal kirleticilerdir. İlimizde kullanılan gübre miktarı
Türkiye ortalamasının birkaç katıdır. Gübreler sularda nitrat kirlenmesine,
arsenik ve kadmiyum gibi ağır metallerin suya bulaşmasına neden olmaktadır.
Sularda nitrat kirliliği insanlarda çeşitli kanser türlerine ve mavi bebek
hastalığına, hayvanlarda ise, karaciğer bozukluklarına, canlı ağırlık ve süt
veriminin gerilemesine, döl veriminin düşmesine ve düşük doğumlara neden
olmaktadır. Bu da Antalya için tehlike arz etmektedir. Yeraltı ve yerüstü
sulardaki nitrat miktarının 1 litre suda 50 miligramı geçmemesi gerekmektedir.
Bu eşik değeri aşan sular içme suyu olma özelliklerini kaybetmektedirler.”
SULAR
İÇİLEMEZ DURUMDA
“Kumluca’nın bazı bölgelerinde yeraltı
sularındaki nitrat miktarı Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği sınır değerleri
aşmıştır ve bu sular içilemez durumdadır. İl genelinde tarımsal faaliyetlerin
yoğun olduğu bölgelerde yüzey ve yeraltı sularında düzenli olarak nitrat ölçümleri
yapılmalıdır. Sulardaki nitrat miktarını düzenli olarak ölçmek ile sorumlu
kurum ilimizde Sağlık İl Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Büyükşehir
Belediyesidir. Bu kurumlar bu konuda ne gibi çalışmalar yaptıklarını ve
yaptıkları çalışmalardan hangi sonuçları elde ettiklerini açıklamalıdır.
Antalya’daki yer altı ve yer üstü sularındaki nitrat kirlenmesi düzeyinin ne
boyutta olduğunu bilmiyoruz. Bu konuda şimdiye kadar elde edilen bilgiler
kamuoyuna açıklanmalıdır. Örneğin Antalya’da 20 yıl öncesine göre sulardaki
nitrat miktarı ne düzeyde değişmiştir? Sorusuna yanıt verilmelidir. Nitrat
kirlenmesine ek olarak suni gübre kullanımı sularda arsenik ve kadmiyum
kirliliğine yol açmaktadır.”
MİKROPLASTİK
VE
SENTETİK
FİBER KİRLİLİĞİ
Turizm sektörünün Antalya’nın suyu için
mikroplastik ve mikrofiber kirliliği yaratan çok önemli bir kaynak olarak
görüldüğünü de hatırlatan Şık, şöyle konuştu: “Çapı 5 milimetreden küçük
plastik parçacıklarına mikroplastik adı veriliyor. Sularda bulunan
mikroplastikler doğrudan kozmetik ürünlerden ya da sulara karışan plastik
malzemelerin zamanla parçalanması sonucu açığa çıkıyor. Parçalanma süreci gözle
görülmez büyüklüğe hatta atomik boyutlara kadar sürmektedir. Antalya her yıl 11
milyondan fazla yabancı turist ağırlıyor. Turistik tesislerde temizlik ve
kozmetik malzeme kullanımı, çarşaf, örtü, perde, çamaşır ve giysi yıkama
sıklığı oldukça fazladır. Turizm sektörü Antalya ili suları için mikroplastik
ve mikrofiber kirliliği yaratan çok önemli bir kaynak olarak görülmelidir.
Mikrofiberle dokunmuş tek kişilik bir otel çarşafı çamaşır makinesinde tek bir
yıkamada yaklaşık 10 milyon mikrofiber parçacığının sulara karışmasına neden
olmaktadır. Mikroplastik ve mikrofiberler atık sularla birlikte denize
karışmaktadırlar. Antalya nüfus hareketliliğinin çok yoğun olduğu illerden
biridir. Turizm tesislerinde ve tarımsal faaliyetlerde su kullanımı çok
fazladır. Kullanım sonrası deşarj edilen sularda mikroplastik ve sentetik fiber
kalıntılarının bulunacağı kesindir. Araştırılması gereken mesele yeraltı ve
yerüstü suları ve Antalya körfezindeki deniz suyunda mikroplastik ve sentetik
fiber kirliliğinin ne düzeyde olduğudur. Bu çalışmaları yapmak konusunda ilgili
kamu kurumlarına ve belediyelere büyük bir sorumluluk düşmektedir.”
BOĞAÇAYI
PROJESİ’NDEN VAZGEÇİLMELİ
Boğaçayı projesinde deniz suyunun nehir
yatağı boyunca içeri alınması kararı ve uygulamasından vazgeçilmesini de
isteyen Bülent Şık, “Boğaçayı projesi ile deniz suyunun nehir yatağı boyunca
içeriye alınmasının su kaynaklarında tuzlanma sorununa neden olacağı açıklandı.
Ancak daha önemli bir sorun su kaynaklarının mikroplastik ve mikrofiber
parçacıklarının taşıdığı zehirli kimyasallarla kirlenmesi sorunudur.
Mikroplastik ve mikrofiberler atık sularla birlikte denize karışmaktadırlar. Bu
parçacıklar zehirli kimyasalları taşıyan araçlar gibi görülmelidir. Ve deniz
suyu ile tatlı su kaynaklarına taşınması da mümkündür. Çeşitli zehirli
maddelerle dolu mikroplastik ve sentetik fiber parçalarının su kaynaklarına
bulaşması zamanla ciddi bir kimyasal kirlenmeye neden olacaktır. Bu riskler
dikkate alınarak Boğaçayı projesinde deniz suyunun nehir yatağı boyunca içeri
alınması kararı ve uygulamasından vazgeçilmelidir. Mikroplastik kalıntılarının
sulardaki varlığının dikkatle izlenmesi gerekiyor. Sağlık Bakanlığı İl
Müdürlüğü ile Antalya Büyükşehir Belediyesi bu konudaki çalışmaları yapmakla
sorumlu kurumdur” şeklinde konuştu. Kubilay
ELDEMİRCİ