Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Antalya Şube Başkanı İrfan Varol, sektördeki en büyük sıkıntının ahbap çavuş ilişkisi olduğunu iddia etti. Varol, “Belediyelerde bir çark oluşturtulmuş durumda. Bununla ilgili belediyenin kendi tanıdıkları ‘mimar olsun müteahhit olsun’ siyasi görüşündeki insanların işe girmesi sistemi bozuyor. Denetimlerimizi gerçekleştiremiyoruz” dedi.

 

Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Antalya Şube Başkanı İrfan Varol, ile yapı denetimi ve 9’uncu kez başkanlık koltuğunda oturmasıyla ilgili samimi bir röportaj gerçekleştirdik. Yapı denetim sektörüne yıllarını veren ve ilk günkü heyecanla işine sahip çıkan Varol, ellerinden geleni yapmalarına rağmen sistemdeki bozuklukların sıkıntısını çektiklerini aktardı. Varol, şöyle konuştu: “Yapı denetim olarak elimizden geleni yapıyoruz ancak yapı denetim sisteminde de gördüğümüz acı gerçekte şu, belediyelerde bir çark oluşturtulmuş durumda bununla ilgili belediyenin kendi tanıdıkları mimar olsun müteahhit olsun siyasi görüşündeki insanların işe girmesi sistemi bozuyor denetimlerimizi gerçekleştiremiyoruz.”

 

DENETLENEMİYOR!

Varol, sektördeki asıl sorunun müteahhitlerin iyi denetlenememesi olduğunu vurgulayarak, “Patronları denetlerken ne kadar gerçekçi olunabilir ki. Müteahhit, iş getirdiği zaman, ‘işi kaç paraya yapacaksın, ben inşaatın şurasını büyüteceğim, temelini böyle yapacaksın’ diyerek taleplerde bulunuyor. Yapı denetim firmaları bu işi alamama endişesiyle yapması gereken gerçek denetimi, gerçek işleyişi tam olarak yapmıyor” diye konuştu.

 

KANUN KAĞIT ÜZERİNDE

Yapı denetimle ilgili sorunların 1999 Marmara Depremi’ne dayandığını söyleyen Varol, şöyle konuştu: “Bu depreminden sonra yapılan araştırmalarda gereken kontrollerin yapılıp denetlenmediği tespit edildi. Bu tespitler sonucunda daha fazla can ve mal kaybının yaşanmaması için ne yapılması gerekildiği düşünüldü ve yurtdışı ülkelerinden feyz alındı. Özellikle birinci dereceden deprem riski bölgesi olan Japonya’nın deprem karşısında ne yaptıklarını, nasıl hayatta kaldıkları araştırıldı ve 595. Kanun kararnamesi hazırlandı. Ancak bazı müteahhitler kendi inşaatlarının denetilmesini istemeyip karşı çıktı. Devlette bu konuyu dikkate alarak kararnameyi iptal etti. Ancak 2001 yılında tekrar bu işin sorumluları 4708 yapı denetim kanununu çıkarılıyor ama çok alelacele dünyanın her yerinden düşünülen görüşülen uygulanan yöntemleriyle kanunlaşıyor.  O günden beri onlarca kez bu kanun üzerinde iyileştirme düzeltmeye çalışılıyor. Ancak sadece kağıt üzerinde düşünülen her kanun her yönetmenlik bizim kültür bizim yapıma ahbap-çavuş ilişkimize müteahhitlerin genelgelerine yapım işlerine uymadığı için bu işlerle ilgili yapı denetim hala tam oturmuş değil”

 

+++++++++

 

İŞVERENİMİZİ DENETLİYORUZ!

 “Bunun en büyük sorunu yıllardır bize iş getiren müteahhitlerin denetimlerini firma olarak biz kendimiz müteahhit denetliyoruz bir yerde iş verenimizi denetliyoruz. Bu işte ne kadar gerçekçi olunabilir. Yapı denetim firmaları bu işi alamama endişesiyle yapması gereken gerçek denetimi gerçek işleyişi tam olarak yapamıyor. Yani sizi patronumuzu denetlemek zorunda kalıyorsunuz ama bunları yapamayınca sorunlar oluşuyor.”   

 

TİCARİ İLİŞKİ BAĞI KOPMALI

Bu işle ilgili çevremizdeki belediyelere milletvekillerine bu sistemin düzeltilmesi için başvuruda bulunduğundan bahseden Varol, “Merkezi dağıtım sistemi olmalı. Bu işin düzeltilmesinin mümkün olamayacağını müteahhitle yapı denetim arasındaki ticari ilişkiyi ve bağı bir şekilde koparmak gerektiğini bir merkezden dağıtımın gerçekleşmesi gerektiğini yıllardır söylüyoruz. En son meclise kadar bu konuyu ilgili makam mevki ve ilgili STK’dan almış olduğumuz destekle buraya kadar getirdik. Bakanlıkta buna sıcak bakıyor en kısa zamanda bu işin düzelebileceği sevinci ve ya telafisi beklentisi içerisindeyiz” dedi. Geçmiş yılların tecrübelerini ve deneyimlerini harmanlayıp daha iyi işler çıkarmayı planladıklarını söyleyen Varol, ilişkide bulunduğu kurum, kuruluşlar ve Sivil Toplum Kuruluşları (STK) örgütleri işbirliği ile yapı denetim sorunlarıyla ilgili yapılması gereken işleri yapacaklarını belirtti.

                 

 

+++++++++

 

CANLI MEZARLARDA YAŞIYORUZ

Antalya’nın Marmara depremi öncesinde yapılan araştırmalarda 4’üncü deprem bölgesinde olduğunu ancak daha sonra ki araştırmalarla bunun 1’inci ve2’inci kuşak deprem bölgesine yükseldiğini hatırlatan Varol, “Antalya’nın deprem riskiyle ilgili deprem master planı yapılmadı. Hala bu binalarda insanlar yaşıyor. Ben bunu dile getirdim hem de çoğu kez çünkü bu husus Antalya için önemli. Yaklaşık 700-800 bine yakın insan risk altında. 6.7 şiddetinde bir depremde çok fazla can ve mal kaybımız olabilir. İnsanlar şu an canlı mezarlarında yaşıyor bu yüzden ilgililerin hemen bir deprem master planı çıkarmaları gerekiyor. Bu binaların yenilenmesi gerekiyor. Depremin ne zaman geleceği bilinmez ama geldikten sonra ne kadar kayıp götüreceği tahmin edilebilir. Bu yüzden bu plan bir an önce gerçekleştirilmeli gerekirse sivil toplum kuruluşlarından gerekli destek alınıp çalışmalar bir an önce başlanmalı” dedi.

 

DENETİMLER ÜSTÜN KÖRÜ YAPILIYOR

Belediyeler ve yapı denetim arasındaki sorunun uzun zamandır sürmekte olduğundan bahseden İrfan Varol, “Bizim belediyelerle ilgili binaların denetimi yapılırken üstün körü yapıldığı için gerekli özen gösterilmemiş olduklarından dolayı olası en küçük bir depremle hatta deprem olmadan yıkılıyor.  Burada örneğini gördük yaşadık. Kolonların kendiliğinden kırılmaları meydana geldi. Gördüğümüz olaylardan bir tanesi de Selekler Çarşısı’nda ki Özel İdare binasının kolonları kendiliğinden yıkılmıştı, bunu biz gördük. Bunlarla ilgili belediyelerin ve kamu kontrollerinde yapılan binaların çoğunda kontrollerin yapılmadığından dolayı bunlar meydana geliyor’’ diye konuştu. Senem KÖR

 

 

 

Editör: TE Bilisim