Türkiye’nin tanıtım yüzü olarak broşürlerde yer alan Kaputaş Plajı’nın hemen üzerinden geçmesi beklenen otoyol projesi bugün yargıya taşınıyor. Bugün saat 10.00’da Antalya 2. İdare Mahkemesi’nde görüşülecek dava öncesinde görüşlerini açıklayan Kaş Turizm Tanıtma Derneği Başkanı Munise Ozan, Kaş’ın ranta kurban edilmesine izin vermeyeceklerini söyledi.

Kaş ilçesi sınırları içerisinde yer alan ve Türkiye’nin tanıtım yüzü olarak broşürlerde yer alan Kaputaş Plajı’nın hemen üzerinden geçmesi beklenen otoyol projesi nihayet yargıya taşınıyor. Bugün saat 10.00’da Antalya 2. İdare Mahkemesi’nde görüşülecek dava öncesinde görüşlerini açıklayan Kaş Turizm Tanıtma Derneği Başkanı Munise Ozan, deniz kıyısının yaklaşık 200 metre yukarısından geçmesi planlanan otoyol için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verdiğini hatırlatarak, “Bize göre mevcut otoyol bölge için yeterli ancak belli ki birileri buradan rant sağlamaya çalışıyor. Ancak Kaş Turizm ve Tanıtma Derneği, Kaş Çevre Platformu, Kaş Koruma Platformu ve 77 vatandaş projenin iptali için dava açtı. Davaya Peyzaj Mimarları Odası da müdahil oldu. Kaş’ın ranta kurban edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi.

 

MAHKEME EN DOĞRU KARARI VERECEKTİR

Ozan, dava dilekçesinde otoyol projesinin geçtiği alanda 6 arkeolojik sit alanı ile bir de doğal sit alanı bulunduğuna dikkat çekildiğini hatırlatarak, “Aslında tek başına bu harita bile buraya proje yapmayın, koruyun, demektedir. Umuyoruz mahkeme en doğru kararı verecek ve Kaş’ın rant kurban edilmesine göz yummayacaktır” diye konuştu.

 

“OTOBAN İSTEMİYORUZ”

Yöre halkı, Kaş Çevre Platformu ve Kaş Koruma Platformu ise yaptıkları ortak açıklamada ilçeye otoban istemediklerini tekrarlayarak şu görüşlere yer verdiler: “Mevcut kıyı yolu ve köy yollarımız var iken, tüm coğrafya gereği olmayan bir otoban uğruna ağır bir tahribata uğrayacak. Tarım arazileri, otlaklıklar, ormanlar, makilikler, zeytinlikler, bademlikler gibi bölgenin bereketini sağlayan eşsiz doku yok olacak. Ender türlere sahip hassas doğamız ve olağanüstü peyzajımız tahrip olacak. Vadi ve kanyonlarımız muazzam beton ayaklar üzerinde yükselen köprüler altında kalacak. Yemyeşil dokumuz bıçak gibi kesilecek. Hanelerimiz, yaşam ve üretim alanlarımız birbirinden kopacak. Deprem etkisi yaratan patlatmalar yeraltı sularının kaybolmasına,  kirlenmesine neden olacak. Kuyular ya da sarnıçlardaki sular çekilecek. Zararlı tozdan, egzozdan ve dolayısıyla kirlenen havadan sağlığımız tehdit altına girecek.

 

BÖLGE BETONA BOĞULACAK

Tarlalarımızda ürünler bozulacak, meyve- yemiş ağaçlarımız küllenecek. Keçi, inek otlayamayacak, üreyemeyecek. Yaban hayat ve nesli tehlikede olan canlılar telef olacak. Arılar, böcekler tozlaşma yapamayacağından tabiat kendini yenilemeyecek. Bölgede önemli bir faaliyet olan arıcılık bitecek. Güzergâh boyunca sıralanan 7 arkeolojik ve 2 doğal sit alanımız doğrudan etkilenecek, korunmaları mümkün olmayacak. Coğrafik yapısından dolayı sınırlı olan tarım alanları otoban ve ranta teslim olacak. Tarım tümden bitecek, çiftçiler geçim kaynaklarını yitirecek. Bunun sonucunda köyler, geleneksel kırsal yaşam yok olacak. Yerini, tüm coğrafyayı betona boğacak villa kentler, mega yapı kompleksleri alacak. Doğası ve kültürel zenginliği için bölgeye gelen turist çekilecek. Sürdürebilir turizmin sonu gelecek. Sonuçta, kamu parasından verilecek 73 milyon liramız, bölge halkının yararına değil, zararına heba olacak. Bu otobanın yegâne alternatifi mevcut kıyı yolu ve köy yollarıdır. 73 milyon, iyileştirilmeleri için kat kat yeter ve artar.” Kubilay ELDEMİRCİ

 

 

 

 

Editör: TE Bilisim