Antalya
İnşaat Müteahhitleri Derneği Başkanı Deniz Karataş, kentleşmenin önündeki en
büyük engelin ‘kentsel rant’ olduğunu belirtti. Karataş, “Kentsel toprağın özel
mülkiyete dönüşmesi sürecinde oluşan farklılık rantı ve mutlak rant belli
kesimlere aktarılıyor. Elde edilen gelir
kamu ve kentleşme yatırımlarına dönüşemiyor” dedi.
Antalya İnşaat Müteahhitleri Derneği
Başkanı Deniz Karataş, toprak üzerindeki hukuki kontrol mekanizmalarının
gelişmediğini söyledi. Karataş, bu
sonucun politik baskılar doğurduğunu belirterek, ‘’Kentsel toprağın özel
mülkiyete dönüşmesi sürecinde oluşan farklılık rantı ve mutlak rant belli
kesimlere aktarılıyor. Elde edilen gelir
kamu ve kentleşme yatırımlarına dönüşemiyor. Bunun yerine artan kentsel
yoğunluğu karşılamak amacıyla altyapı çalışmalarına aktarılmaktadır.
Dolayısıyla toprak rantının bedeli devlet ve yerel yönetimlerin altyapı
yatırımları aracılığıyla kamuya aktarılmaktadır. Bu durum Türkiye’de
kentleşmenin önündeki en önemli problemlerden biridir” diye konuştu.
KENTSEL ARAZİDE ÖZEL MÜLKİYETİN VARLIĞI
PARSELASYONU DOĞURUYOR
Antalya İnşaat Müteahhitleri Derneği
Başkanı Deniz Karataş, Türkiye’nin 1980’lerden itibaren yeni bir kentleşme
dönemine girdiğini söyledi. Kentsel topraktan elde edilen rantın küresel
sermayeye girdiğini belirten Karataş, Batı ülkelerinden farklı olarak rant
birikiminin devlet mülkiyetindeki toprağı özel mülkiyete geçmesi şeklinde
olduğunu dile getirdi. Karataş,’’ Bu sürece ait hukuki bir zeminin olmaması,
kent toprağını politik baskıların nesnesi haline getirmiştir. Tüm bu gelişmeler
ortak, eşit ve demokratik bir yaşam alanı olması gereken kentleri bu
niteliklerinden uzaklaştırmaktadır ve sermayenin kentlerde yarattığı olumsuz
gelişmelerin sonucu; “kentsel rant”
kavramının yerleştiğini söylemek yanlış olmayacaktır” dedi. Kentsel toprağın yakın
gelecekte kentsel arsaya dönüşeceği ümidi ile alınıp satılmaya başlandığını
belerten Karataş,” Kentsel arazide özel mülkiyetin varlığı kentlerin planlanan
şekilde gelişmesini önlemekte ve arsa spekülasyonu kent planlamayı politik
baskıların bir parçası haline getirmektedir. Kent içindeki boş arsaların
spekülasyon amaçlı tutulması nedeniyle kentin çeperlerindeki ucuz arsalara
yönelinmekte ve altyapı eksikliklerinden dolayı kentsel hizmetlerin daha pahalı
olduğu yeni çevreler oluşmaktadır. Kentsel arazide özel mülkiyetin varlığı
parselasyonu doğurmakta, binalar arasında kalan alanlar bütünleşemediği için
yararsız küçük alanlar ortaya çıkmaktadır” diye konuştu.
HUKUKİ MEKANİZMALARIN GELİŞMEMESİ POLİTİK
BASKILAR DOĞURUYOR
“Bugün Türkiye’de topraktan elde edilen
rant, en önemli sermaye birikim araçlarından biri olmuştur diyen” Karataş,”Bu
süreçteki en önemli sorun, Batıda toprak bir meta olarak piyasa ekonomisinin
bir parçası iken, Osmanlı’dan beri gelen merkeziyetçi devlet anlayışı ve toprak
rejimine bağlı olarak toprak mülkiyetinin devletten özel mülkiyete geçmesi ve
bu durumla ilgili eşitsiz gelişmeyi engelleyici hukuki bir yapının
bulunmamasıdır. Toprak üzerindeki hukuki kontrol mekanizmalarının gelişmemiş
olması politik baskılar doğurmakta, kentsel toprağın özel mülkiyete dönüşmesi
sürecinde oluşan farklılık rantı ve mutlak rant belli kesimlere aktarılırken
buradan elde edilen gelir kamu ve kentleşme yatırımlarına dönüşememekte; bunun
yerine artan kentsel yoğunluğu karşılamak amacıyla altyapı çalışmalarına
aktarılmaktadır. Dolayısıyla toprak rantının bedeli devlet ve yerel
yönetimlerin altyapı yatırımları aracılığıyla kamuya aktarılmaktadır. Bu durum
Türkiye’de kentleşmenin önündeki en önemli problemlerden biridir” dedi. DENİZ
TOPKAYA