Cumhurbaşkanlığı Seçim İttifakı Yasası TBMM Genel Kurulunda, AKP’nin her zaman yaptığı gibi gece yarısı, halkın izleme olanağı bulamayacağı bir şekilde yasalaştırılarak kabul edildi. Önceki gün de Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı.

         Ana muhalefet partisi CHP ise onaylanmasının ardından teklif ile ilgili olarak sadece ittifak değil, özellikle sandık güvenliği ile ilgili maddeleri nedeniyle tartışma konusu olan hükümlerin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuracak.

         Anayasa Mahkemesinin; özellikle Olağanüstü Hal durumunda çıkarılacak Kanun Hükmünde Kararnameleri Anayasaya aykırılık nedeniyle denetlemeyeceğine ilişkin kararı, kendisine duyulan güveni ağır şekilde zedelemiştir.

         İttifak seçim yasasıyla yok edilen seçim güvenliğine ilişkin, dünyada saygınlık uyandıracak bir karar vermesini diliyoruz. Aksi halde, önümüzdeki seçimlerde yapılacak her hilenin bir sorumlusu da Anayasa Mahkemesi ve üyeleri olacaktır.

         Mühürsüz oy pusulalarının geçerli olmasını sağlayan, sandık bölgesi güvenlik sistemini değiştiren, hileleri önlemek için hiçbir yeni önlem getirmeyen bu yasaya karşı halkımızın da uyanık olması, kendi oylarının güvenliğini kendisinin sağlaması gerekiyor.

         Daha önceki seçimlerde CHP’nin esaslı eğitimden geçmiş, deneyli sandık sorumluları var. Bunların yeniden toplanması, bu yasa ile uygulanacak hileleri önleme konusunda eğitilmesi gerekiyor.

         Bunun bir çözümü de sandık sayımı bittikten sonra, torbaya konulmuş olan seçim sonuçlarının ya da seçim torbasının değiştirilmesi olasılığına karşı, cesaretle, her çeşit baskıya karşı koyarak, torbanın bir ucunu tutmak ve ilçe seçim kuruluna teslim edilinceye kadar bırakmamaktır.

         Elbette, ilçe seçim kuruluna teslim edildikten sonra sonuçların Partinin İlçe ve İl yönetim kurullarına bildirilmesi ve İlçe Seçim Kurulu kayıtlarına sonuçların doğru geçtiğinin denetlenmesi de gerekiyor.

         2002 yılından bu yana iktidarda bulunan partinin; yolsuzlukları önlemediği, yolsuzluk yapan, kamu malını, halkın parasını hırsızlayan yandaşlarını koruduğu, sırf bu nedenle Kamu İhale Kanunu’nu 162 defa değiştirdiği, ekonominin baş aşağı gittiği, bir ABD dolarını dört liraya çıkardığı, işsizliğin ve yoksulluğun arttığı, yandaş yeni bir sermaye sınıfı yarattığı için kendisine oy veren kitleden küskünlerin sandık başına gitmeyeceği düşünülmelidir.

         AKP’nin bütün marifeti; başlangıçtan itibaren, Demokrat Parti geleneğinden gelen seçmenlerin bütünleştirilmesine dayalı bir gerilim politikasını başarıyla uygulamasıdır. Kendi yandaşlarını bloklaştırmak için her çeşit hileyi ve şiddeti meşru gören bir anlayışla başından itibaren bir koalisyon olduğunu gözlerden kaçırmasıdır.

         Ancak artık bunu başaramadığı için MHP ile ittifak yasasını çıkardı.

         Sadece bu yasa bile iktidarın kaybetme korkusunu göstermektedir.

         Bu nedenle boykot yaparak ulaşılacak bir sonuç yoktur. Seçimlerin boykot edilmesi halinde, iktidar partisi bundan çok memnun kalacaktır. Elinde bulundurduğu medya marifetiyle, “muhalefetin, seçimi kaybedeceğini anladığı için” boykot ettiğini kitlelere kabul ettirecektir.

         İktidar son kozunu oynadığını biliyor. Kaybettiği anda, Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesinde yargılanacaklarını biliyor. Anayasayı yüzlerce kez ihlal ettiklerini biliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkilerini tek adama vererek; TBMM’ni devre dışı bıraktığını biliyor. Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyetini, bir din devletine dönüştürmek için çıkardığı yasalar önümüzde duruyor. Bu nedenle kaybetmemek için her çeşit hileyi meşru görüyor.

         CHP kuruluş ayarlarına geri dönüp, iktidar dışındaki tüm aklı başında insanları bir araya toplayarak, faşizme karşı demokrasiyi, bilime ve akla dayalı devlet düzenini, çağdaş ve modern dünya düzenini, eşitlik, özgürlük ve insani dayanışmayı, ülke bütünlüğünü savunan “demokrasi güç birliği”ni oluşturmalıdır.