Bütünşehir Yasasını çıkardılar.

         Büyükşehir Belediyeleri o ilin (vilayetin) tamamının oyuyla seçilir oldu.

         Öyle yaptılar, çünkü kırsal alanın oyu daha çok kendilerini destekleyenlerden oluşuyordu. Kent merkezindeki bilinçli oyları, kırsal alan oylarına kırdırmak için bir tuzaktı bu!

         Biz böyle sanıyorduk.

         Meğer işin içinde iş varmış.

         Yüz yıldan fazla zamandır köy olan yerleşim birimlerini mahalle yaptılar.

         Artık ulaşım rahatladığı için mi yaptılar?

         Artık köylerde yaşayanların azalması nedeniyle mi yaptılar?

         Her köye bir ilkokul yapılmasını pahalı buldukları için mi yaptılar?

         Hiçbiri!

         Köylerin yaylaklarını, kışlaklarını, meralarını ellerinden almak için yaptılar!

         Çünkü artık mahalle haline gelmiş olan birimlere köy kanununun uygulanması söz konusu olamazdı.

         Bu değişiklikle köylerin tüm ortak malları, artık devletin malı haline geliyordu.

         Meralar, köylünün değil, devletin malı, O’nun izin verdiği ölçüde de Bütünşehir Belediyesinin malıydı artık.

         Oysa meralar bugün yaşayanlar için değil gelecek nesillerin aç kalmaması için ayrılmış alanlardı…

         Astığı astık, kestiği kestik iktidar köylüyü çaktırmadan soymuştu!

         Köylünün elinden, köy muhtarlığını, köy tüzel kişiliğini, kamulaştırma yetkisini, imeceyi aldığı yetmiyormuş gibi mallarının tamamını da ustaca yürütmüştü!

         Ne diyorlardı?

         Beraber yürüdük biz bu yollarda!

         Beraber yürüttük biz bu yollarda deseler daha iyi olurdu!

         Nitekim bu konuda yazılan kitabı adı oldu “beraber yürüttük biz bu yollarda”…(*)

         Şimdi Antalya’da sıra, Otogarın yüz elli dönümlük yerine geldi.

         Otogarı taşırsın, Şehirden yirmi kilometre uzağa götürürsün.

         Artık kentin içinde kalmış olan büyük alanı da beton yığınlarına teslim edersin.

         Antalya bir taş yığınına dönmüş ne önemi var!

         Yeşil hiçbir alan kalmayıncaya kadar yağmaya devam!

         Bin yılda bir olan deprem halinde çadır kuracak yerimiz kalmamış ne gam!

         Daha önceki otogar alanının ne hale getirildiğini yaşayarak gördük.

         MarkAntalya’nın girişine bak: beton üzerine saksıda ağaçlar göreceksin.

         Sakın şaşırma!

         Burası Antalya, yeşil Antalya, güzel Antalya, artık ağacı saksıda gören Antalya!

         Ortasından otoban geçirilen güzel Antalya!

         Gittikçe İstanbullaşan yeşil Antalya!

         Meraları iktidar büyüklerine satılmak üzere olan aldatılmış Antalya!

         Ormana’nın merası satıldı mı, satılmadı mı?

         Alanya’nın meraları satılık mı, değil mi?

         Heeeeeeey Antalya’ya sahip çıkacak kimse yok mu?

         Dağına taşına, merasına, kurduna kuşuna sahip çıkmak için, Ali ve Aysin Büyüknohutçu’lardan sonra kaç şehit daha vermemiz gerekiyor?

         Antalya’yı sakin, yeşil, dingin bir kent yapmak isteyen; öncelikle düzenli işleyen bir Metro Sistemi kurar.

         Gerisi rant, yağma, kandırma ve talandır!

         Yine de takdir etmek gerekiyor;

         İktidarın bu yaptıkları şeytanın aklına bile gelmez…

 

(*)Beraber Yürüttük Biz Bu Yollarda

Yazan:Yılmaz Özdil.