“Sahilleri neden satıyorsun arkadaş?” başlıklı 8 Kasım 2017 tarihli yazınızı okudum. Bodrum sahillerinin iktidar tarafından satışa çıkarıldığını böylece öğrenmiş olduk. Bu bir konuyu Türkiye’nin gündemine taşıdığınız için sizi yürekten kutluyorum.

Bu yazıyı yazmamın amacı sadece kutlamak değil, aynı zamanda sizi doğrulayacak iki örnek de Antalya’dan vermek içindir.

Bildiğiniz gibi Antalya doğanın her şeyi bağışladığı güzel şehirlerden birisidir. Bu yüz yılda, şehir merkezinde denize girilebilen, denizi temiz kalmış ender kentlerdendir. Antalya merkezinde yaşayan bir milyona yakın insanın denize girebileceği sadece iki kıyısı var: Lara ve Konyaaltı Sahilleri…

Bunların ikisi de bir daha geri dönülemez şekilde iktidar ve mevcut Büyükşehir Belediyesi tarafından betonlaştırılıyor. Bir milyon yılda oluşan çakıllı Konyaaltı Sahili toplam sekiz kilometre uzunluğundadır. Bunun 1200 metresi marina yat limanı yapılıyor. Boğaçayı ile Büyük Liman arasını oyarak, dört yüz altmış yata tahsis ediyorlar. Bu işlerin arkasını yapımcı şirketler de  ısrarla takip ediyor…

Lara Sahilinin durumu daha da acıklıdır. Burada 1. Derecede SİT alanı olan ve dünyada eşi bulunmayan (endemik) bitkilerle, doğal bitki örtüsüyle (flora) ve hayvan varlığıyla (fauna), koruma altına alınmış bulunan kısımdan 87.000 m² (seksen yedi bin metre kare) alınıyor. Aynı yerde deniz içinde 120.000 m² alan, taş ve beton dolgu yapılarak Kurvaziyer limanı yapılıyor…

Her zaman olduğu gibi bu bahane ile aynı alana Alış Veriş Merkezleri (AVM’ler), Büyük Oteller, Eğlence Merkezleri, Oyun alanları vb. yapılacak.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in; buranın Antalya Hava Limanına 20 dakika uzaklıkta olduğunu, Kurvaziyer gemilerinin Doğu Akdeniz turunu attıktan sonra, Antalya’da turu tamamlayıp uçakla memleketlerine dönecekleri için Antalya’nın Lara Plajlarını feda etmeyi göze aldığı anlaşılıyor. Oysa bu yatırımı Serik İlçesinin sahillerine yapsalar Hava Limanına en fazla on dakika fazla bir zamanda ulaşırlar.

 Bu şehirde hiç mi doğal halinde kalan bir tabiat parçası kalmayacak? İspanya’nın, İtalya’nın kıyılarını betonlaştırdıktan sonra nasıl büyük pişmanlıklar yaşadıklarını bilmiyorlar mı sayın yöneticiler? Bunları görmüyorlarsa yurt dışına neden çıkıyorlar?

Konyaaltı’na yapılacak Marina Yat Limanı da Kemer-Kumluca arasında uygun bir yere yapılabilir.

Sayın Rahmi Turan;

Bu iki “çılgın proje(!)” ile Konyaaltı Sahili de, Lara Sahili de kirlenecek ve uzun vadede Antalya halkının kullanımından çıkacaktır. Her iki plaj da tehlikede ve tehdit altındadır. Her ne kadar Büyükşehir Belediye Başkanı bu betonlaşmanın plajlarla bir ilgisi olmadığını söylemekteyse de gerçeği saklamaktadır. Bu durum; Çernobil Nükleer Santralının sızıntısı tüm Karadeniz sahillerini vurduğunda, bir bakanın elindeki çay bardağından bir yudum alarak “bakınız hiçbir tehlike yok” demesine benzemektedir.

Bodrum sahillerinin satılmasına üzülüyoruz. Ancak koşullar değiştiğinde bunların geri alınması olanaklıdır. Fakat Antalya’nın Lara ve Konyaaltı sahilleri betonlaştırıldığında bir daha geri dönmek olası değildir.

İktidara ve Büyükşehir Belediye Başkanına sormak istiyoruz:

Antalya’nın Gazipaşa’dan Kaş’a kadar 664 kilometre uzunluğunda sahili var. Bu kötülüğü Antalya’nın göz bebeği olan iki sahile neden yapıyorsunuz kardeşim? Serik’e yapın, Manavgat’a yapın, Kemer’e yapın! Onların da ortasına değil uygun yerlerine yapın!

Nedir bu fırsatçılık?

Nedir bu yağmacılık?

Nedir bu insafsızlık?

Hiç doğal bir alanımız kalmayacak mı?

Her yeri betonla doldurmak nasıl bir şehircilik, nasıl bir turizm anlayışıdır?

Sahilleri, meraları, yaylakları, kışlakları satıyorlar; şehirleri, denizleri betonlaştırıyorlar ve sonra “kim yaptı bu kötülükleri?” diye sanki kendileri yapmamış gibi davranıyorlar.

Bunun adı hizmet değil; kaşıkla verip sapıyla gözünü oymaktır!

Güzel günlerin mutlaka geleceği inancıyla, sağlık ve başarılar diliyorum.

                                                   En içten saygılarımla,