Müftülere nikâh kıyma yetkisini tanıyan yasa TBMM’de kabul edildi.

         Böylece “Din Devleti” oluşturmanın yeni bir adımı daha atılmış oldu.

         2019’a giderken, AKP iktidarı, toplumu ayrıştıracak bir mekanizma daha yarattı.

         Bundan böyle yurttaşlarımız ikiye ayrılacak: nikâhını belediyede kıydıranlar ve nikâhını Müftüde kıydıranlar…

         Bir işe adam mı alınacak; nikâhını müftüde kıydırdıysa bizden, belediyede kıydırdıysa sizden olacak…

         Yargı önünde, polis önünde, devlet dairelerinde artık müftü nikâhlılar da eşitler içinde birinci muamelesi görecek…

         Diğer yandan Anayasamızın başlangıç bölümünde aynen: “… lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı” açık ve kesin olarak belirtilmiştir.

         Müftülere yetki veren bu kanun ise bırakınız Devlet İşlerine ve Politikaya kutsal din duygularının karıştırılmasını, din adamlarını doğrudan Devlet işlerine karıştırmaktadır. Din adamının resmi nikâh kıyması, devlet işine karışması değilse nedir?

         Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; “Tapu memuruna, Nüfus Memuruna bu yetkiyi versek bunların sesleri çıkmaz” diyerek bizim gibi düşünenleri suçlamaktadır. Oysa Tapu Memuru ve Nüfus Memuru din adamı değildir, Müftü ise din adamıdır.

         Bildiğiniz gibi AKP’nin laiklik karşıtı odak olduğuna ilişkin sabıkası var.

         24 Ekim 2008 günü Anayasa Mahkemesi, AKP hakkındaki kapatma davasında verdiği Hazine yardımından yoksunluk cezasına ilişkin kararın gerekçesini açıkladı.

         “Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç dışındaki 10 üye, “AKP’nin laikliğe aykırı faaliyetlerin odağı haline” geldiği konusunda birleşti. Mahkeme, AKP’nin 30 ayrı eylemle laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiğini saptadı. Kararda 30 ayrı eylem ve söylemde bulunanlar olarak ilk sırayı Başbakan Tayyip Erdoğan aldı. Ayrıca eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve eski Başbakan Danışmanı Cüneyd Zapsu da söylemleriyle AKP’ye ceza getiren isimler oldu.

              Gerekçeli kararın karşı oylarıyla birlikte 772 sayfa olduğu, ancak Resmi Gazete formatında sayfa sayısının değişebileceği belirtildi. Mahkemenin gerekçeli kararında, başkanvekili Osman Paksüt ile üyeler Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten, Necmi Özler, Şevket Apalak ve Zehra Ayla Pektaş kapatma, Sacit Adalı, Ahmet Akyalçın, Serdar Özgüldür ve Serruh Kaleli ise Hazine yardımından mahrum bırakma yaptırımı uygulanması yönünde oy kullanmıştı.

 

Çelik, Arınç, Zapsu...

Gerekçeli kararda, anayasadaki laiklik ilkesi, Siyasi Partiler Yasası (SPY) ayrıntılı olarak irdelendi. Bir siyasi partinin kapatılması için anayasada ve Siyasi Partiler Yasasında belirtilen nedenler tartışılırken, “AKP’nin 30 farklı eylem nedeniyle laikliğe aykırı faaliyetlerin odağı haline geldiği” saptaması yapıldı. Gerekçeli kararda 30 farklı eylem ve söylemin kimler tarafından ifade edildiği belirlenerek bunların anayasa ve SPY tarafından değerlendirmesi yapıldı. Kararda eylem ve söylemleriyle AKP’nin odak haline geldiği saptamasına dayanak olarak Erdoğan’ın çıkışları gösterildi. Gerekçeli kararda ayrıca Milli Eğitim Bakanı Çelik, eski TBMM Başkanı Arınç ve eski Başbakan Danışmanı Zapsu’nun söylem ve eylemleri de laiklik karşıtı eylemlerin odağı olarak değerlendirildi. Edinilen bilgiye göre 3 AKP milletvekilinin söylemi de odak olma olarak nitelendirildi.

         AKP’nin kapatılması yönünde oy kullanan 6 üyenin tamamı odak olma halini 30 eylemle belirledi. AKP’nin yalnızca Hazine yardımından yoksunluk cezasıyla cezalandırılması yönünde oy kullanan 4 üyenin ise odak olma eylemlerine ilişkin sayılarının değişiklik gösterdiği öğrenildi. Kimi üyeler AKP’nin 10 eylemle odak haline geldiği saptamasında bulunurken, kimileri ise 20 eylemin odak olduğunu belirttikleri öğrenildi. Hazine yardımından yoksunluk cezası için oy kullanmayanların neden bu çerçevede değerlendirdiği de Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca anlatıldı. Kararda, bir siyasi partinin tüzük ve programının demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı olamayacağına işaret edildi. Kapatma yönünde oy kullanan üyeler “yasal zorunluluk” nedeniyle Hazine yardımından yoksunluk yardımı yönünde oy kullandıklarını da gerekçeli kararda anlattılar.”

         AKP’nin Anayasanın laiklik ilkesini ihlal eden 31. eylemi Millî Eğitimi din ağırlıklı hale getirmesi, 32. eylemi de din adamlarının resmi nikâh kıymasına ilişkin bu kanunu kabul etmesidir…

(*)Cumhuriyet Com.Tr.

24.10.2008 Cuma