Avukatlık mesleği iki bin yıllık bir sürecin ürünüdür.

Barolar sekiz yüz yıllık bir birikimin ürünüdür.

İnsanlık yetmiş bin yılda büyük acılardan sonra “yüksek insani değerler” olduğunu kabul ederek onları korumak için önlemler düşünmüş, sistemler kurmuştur.

Sav-Savunma-Karar üçgeninde Savcı devletin memurudur – Yargıç devletin görevlisidir. Bu üçgende savunmayı temsil eden ve devlet memuru olmayan tek unsur avukattır.

Bu nedenle her diktatör önce avukatların haklarını kısıtlamaya, baroların sesini kesmeye çalışır.

Yıllardır, gece yarılarında gencecik Avukat kızlarımızı, çocuklarımızı tatlı uykularından uyandırıp karakollara gönderiyoruz. Kim için? Halkımız için! İşkenceler olmasın diye…

Taş ocaklarıyla, maden arama ruhsatlarıyla mahvedilen, yağmalanan doğamızda halkımız insanca yaşasın diye para babalarının, dünya çapında holdinglerin karşısında direniyoruz. Ne için?

Yaşama hakkı için,

Kişi dokunulmazlığı için,

İşkence ve Kötü muamele olmasın diye,

Kişi özgürlüğü ve güvenliği sağlansın diye,

Din ve Vicdan özgürlüğü korunsun diye,

Özel yaşamın gizliliğine dokunulmasın diye,

Mülkiyet hakkı korunsun diye,

Ayırımcılık Yasası uygulansın diye,

Toplantı ve Gösteri yürüyüş hakkı ihlal edilmesin diye,

Dernek kurma hakkı korunsun diye,

Çalışma Özgürlüğü korunsun diye,

Seçme ve Seçilme hakkı hilelerle ihlal edilmesin diye…

Bütün bunları korumak için Barolar hem avukatlık mesleğinin onurunu korumak, hem avukatların uğrayacakları haksızlıklara karşı koymak hem de adil yargılanma hakkının sağlanması için halkın haklarını savunmak için örgütlenmiştir.

Halkımız bilmese de örneğin Antalya Barosu’nda Avrupa İnsan Hakları Bildirgesinde ve diğer uluslar arası belgelerde yazılı evrensel ve temel insan haklarının korunması için İNSAN HAKLARI MERKEZİ oluşturmuştur. Halkımızın hizmetindedir.

Aynı şekilde Türetici Hakları Kurulu, Hayvan Hakları Kurulu, Bilişim Kurulu, Adli Yardım Kurulu, Kadın Hakları ve Toplumsal cinsiyet eşitliği kurulu, Tiyatro Kurulu, Ceza Yargılamasında Halkımızın avukatsız kalmaması için CMK kurulu, (Spordan gezilere kadar faaliyet gösteren) Kültürel Faaliyetler Kurulu oluşturmuşlardır. Bütün bu kurullar halkın hizmetindedir.

    Bugün baroları ve Barolar Birliğini yok etmek demek; halkı, haksızlıklara karşı koruyan kalkanları yok etmek demektir.

    Baroları bir dernek durumuna düşürmek ve her ilde bölerek birden fazla Baro oluşması demek; her çıkar grubunun kendi barosunu kurması demektir. Bu halk için bir felakettir. Bu Türkiye’nin bölünmesi demektir.

Türkiye Barolar Birliği ve Barolar halkındır!

Barolar ve TBB laik, demokratik Cumhuriyetin ve Anayasanın savunucularıdırlar. Tam bağımsızlığı savunan, bu olmadan bağımsız yargının olmayacağını savunan kurumlara sahip çıkınız.

Yetimin hakkını savunan, tecavüze uğramış kadının hakkını savunan, okumak için tarikat yurtlarında diri, diri yakılan çocuklarımızın hakkını savunan, yerin yedi kat altında karanlıkta çocuklarının nafakası için ölen maden işçilerinin hakkını savunan Barolar halkın adalet için son sığınağıdır.

Barolar ve TBB hak için adalet için halk için direnmektedir.

Ne diyor şair?

Saraylar Saltanatlar çöker

Kan susar bir gün, zulüm biter

Menekşeler açar üstümüzde,

Leylaklar da güler

Bugünlerden geriye

Bir yarına gidenler kalır

Bir de yarınlar için direnenler…