Antalya’nın batısı 13 Kasım Pazartesi akşamı saat 21.30’da felaketi yaşadı.

Metrelerce genişlikteki hortum, Kumluca, Finike, Demre ve Kaş ilçelerini yıktı geçti..

Son yılların en büyük doğal afetinde özellikle Kumluca’nın Mavikent, Finike’nin Turunçova, Sahilkent ve Yeşilyurt ile Demre’nin Beymelek ve Kapaklı mahallerinde etki oldu..

Hortum, başta tarım alanları, seralar olmak üzere yerleşim birimlerini etkiledi..

Saniyeler içinde ağaçları kökünden söktü, çatıları uçurdu evler yıkıldı, binek ve tarım araçlarını parçaladı..

Hortumun gece saatlerinde etkili olmasının can kaybını önlemesi belki de tek teselli kaynağı oldu..

Ancak tarım anlarında, seralarda ve konutlarda hasar çok büyük..

38 vatandaşımız yaralandı..

Hasar tespit çalışmalarından gelen ilk bilgiler, Antalya’nın bazı bölgesinin ne kadar büyük bir tehlike atlattığının en net örneği..

Hortum, Finike’de 255 üreticiye ait bin dekar tarım alanı, 311 ev ve 30’a yakın aracı vurdu geçti.

Demre’de 150 üreticiye ait 600 dekar tarım alanının hortumdan etkilendiği, 4 ev ve 6 otomobil kullanılamaz hale geldi.

Demre’nin Beymelek Mahallesi’nde 130 üreticinin 570 dekar serası, Kapaklı Mahallesi’nde 20 üreticinin 90 dekar serasının tamamen zarar gördü, Beymelek’te 3, Kapaklı’da 1 ev yıkıldı.

Ekipler hasar tespiti çalışmalarını sürdürüyor..

Resmi açıklama yapıldığında hortumun verdiği zararı öğrenmiş olacağız..

Burada dikkati çeken nokta üreticinin zararının karşılanması..

Çok az sayıda üreticinin TARSİM adı verilen tarım sigortasını yaptırdığı biliniyor..

Çiftçinin borçların ertelendiğini belirten hükümet ebette sigortalı üreticinin zararını karşılayacak..

Sigorta yaptırmayan, daha doğrusu ekonomik sıkıntı yüzünden yaptıramayan üreticilerin hali perişan..

Antalya’nın batısının, yani Finike, Kumluca, Demre ve Kaş’ın acilen afet bölgesi ilan edilmesi şart..

Bu bölgede daha önce de yağış, rüzgar, sel, yıldırım gibi tabiat olayları yüzünden tarım alanları, seralar ve yerleşim alanları büyük oranda zarar görmüş, hükümet yetkililerinin ‘yaralar en kısa sürede sarılacak’ şeklinde açıklamalar yapmalarına rağmen çiftçi kaderiyle baş başa kalmış, kendi yarasını kendisi sarmaya çalışmıştı.

Dileriz bu defa yaraların sarılacağı, zararların karşılanacağı açıklamaları havada kalmaz..

Dün gözlemledik ki siyasetçiler felaket bölgesine gittiler..

Hortumun yaptığı yıkımı görünce insanlara moral vermeye çalıştılar.

Elbette böyle günlerde mağdurun yanında yer almak gerekli..

Bunu siyaset adına yapanların olduğuna inanmak istemeyiz..

Burada bir noktaya daha dikkat çekmekte yarar var..

Hortumun yıkıp geçtiği Antalya’nın batısında sıkça deprem oluyor..

Eskiler ‘Allah beterinden saklasın’ derler..

Haksız da değiller..

Türkiye’nin deprem haritasına göre, hortum felaketinin yaşandığı Kumluca, Finike, Demre ve Kaş ile birlikte Antalya’nın Liman Mahallesi birinci derecede deprem bölgesinde yer alıyor..

Yakın bir zamanda Kaş açıklarında Akdeniz’in derinliklerinde 6.6 şiddetinde bir deprem olmuştu..

Bazı gazeteler son yılların en büyük doğal afetini ‘Deprem değil, hortum yıktı’ diye verdi..

Böylece Antalya’nın batısının deprem tehdidinde olduğu yönündeki iddialar perçinlenmiş oluyor..

Bölge aşırı yağış alıyor, bazen saatteki hızı 100 kilometreyi bulan, hatta aşan fırtına etkili oluyor..

Bunlara bir de depremi ekleyin..

Tehlikenin büyüklüğünü tahmin etmek bile ürkütücü..

Gerçekçi olmak lazım..

Bugün ‘devlet yaraları mutlaka sarmalı’ dediğimiz üreticinin hiç mi suçu yok ?

Doğal dokuyu bozarsan, portakal ağaçlarını kesip, sera yaparsan, sel yatağına domates,salatalık, biler ekersen, erkenci ürün yetiştireceğim diye toprağın yapısını bozan zirai ilaçlar atarsan, derme çatma seralar ve evler yaparsan, rüzgarın, güneşin yönüne düşünmeksizin her yeri çevirir nefes alacak alan da bile bırakmazsan, doğa gün gelir intikamını alır..

Elbette doğal afeti önüne geçmek olanaksız..

Ancak zararı en aza indirmek de doğaya ihanet etmemekle olur..

Sonuç olarak herkes hortum felaketinden ders çıkarmalı.

Kulağının üzerine yatmak yerine önlemi ivedilikle almalı..