Antalya Organize Sanayi Bölgesi(AOSB)üçüncü kez çevre ödülüne layık görüldü..

Son ödül Türkiye’de hibrit olma özelliği ile ilk olan ‘Solar Çamur Kurutma Tesisi Çevre Hizmet Ödülü’ydü..

Çevre adına üç ödülün bir sanayi bölgesine verilmesi dikkat çekici.

Çünkü sanayi dendi mi, sanayi tesisi dendi mi fabrika dendi mi akla çevre katliamı, kirlilik geliyor..

Ülkenin pek çok yerinde sanayi tesislerinin çevreye verdikleri zararı izliyor ve okuyoruz.

‘Turizmin başkenti’ olarak bilinen Antalya’da bile özellikle turistik tesislerin arıtmalarının çalışmadığı, ya da çalıştırılmadığı yönünde haberler sıça konuşulur ve medyada yer alır.

Atıklarını sorumsuzca denizlere, akarsularıa, hatta içme suyu kaynaklarının bulunduğu alanlara bırakan fabrika ve benzeri tesislerin çevreye verdikleri zararı sadece izlemekle yetinen, denetliyormuş gibi görünen, kişi ve kurumlar olduğunu da biliyoruz.

Gerçek şu ki doğayı karşı işlenen cinayetlerin faturasını hepimiz çekiyoruz.

Doğa kendisine yapılan haksızlığın bedelini doğal afetlerle ödetiyor, daha fazla kazanma hırsında olanlar, doğal afetler karşısında daha yüklü bir fatura ödüyor.

Bununla da kalmıyor elbette havamız, suyumuz, denizimiz kirleniyor, salgın hastalıklar baş gösteriyor, telafisi mümkün olmayan zararlar ortaya çıkıyor, toplum olumsuz etkileniyor.

Başta da söylediğimiz gibi Antalya Organize Sanayi Bölgesi çevre hizmet ödülüne ambargo koymuş gibi..

Çünkü çevreye zararı olmayan bölge..

Antalya OSB Başkanı Ali Bahar, çevreye olan sevgilerini anlatırken, çevre hassasiyetinin çok önemli ödüllere dönüştüğün elbette gurur gururla söylüyor.

Başka bir gün ‘Antalya bir ülke’ diyen AOSB Başkanı Ali Bahar ve ekibinin çalışmalarını sizlerle paylaşacağım..

Bugün Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nin neden çevre dostu bir yapılanmaya kavuştuğunu vurgulamaya çalışacağım.

Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nin planlama çalışmaları 1970’li yılların ortasına rastlıyor..

Muhtemelen 1977 yılıydı, dönemin Antalya Valisi Güngör Aydın, şimdi olduğu gibi  planlama çalışmaları sürdürülen doğal olarak Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nin de başkanlığını üstleniyordu..

Sanayi bölgesi denince akla ağır sanayi geliyor öncelikle..

Antalya gibi geleceği parlak, rantı yüksek bir bölgede sanayi bölgesi kurulması planlaması olunca da holdingler hemen harekete geçtiler, yatırım planlamalarına hız verdiler.

Dönemin Antalya Valisi Güngör Aydın ise Antalya gibi bir turizm bölgesinde çevreye zarar vermeyecek, toprağı, suyu, havayı kirletmeyecek sektör yatırımlarının yapılmasını istiyordu ve bu konuda kesin kararlıydı.

Vali Güngör, Devlet Su İşleri(DSİ) uzmanlarına talimat vererek, bölgenin kurulmasının planlandığı alanda çok ciddi bir jeoloji araştırması yapılmasını ve bunun raporlanmasını istedi..

Bu raporu o dönem temsilcisi olduğum ve 1 milyon satarak rekor kıran Günaydın Gazetesi’nde haberleştirmiştim.

Raporun dışarıya sızdırılmasına içerleyen yöneticiler,  DSİ jeologları için soruşturma başlatmıştı.

DSİ’den gelen rapor büyük patronlarını mutlu etmedi..

Mutlu etmediği gibi araştırmayı yapan ve rapor haline getiren bazı uzmanların ayağını kaldırmaya çalıştı büyük sermaye..

Vali Aydın için de müthiş bir yıpratma kampanyası başlatıldı..

Başkent Ankara kaynaklı baskılar yapıldı, olmadı tehditler ve karalamalar havada uçuştu.

Özel hayata bile girildi, son derece çirkin söylentiler ortaya atıldı..

Şimdiki gibi olmasa da sermayeden yana tavır alan bazı basın ve yayın organları da Vali Güngör ve “Antalya’da ağır sanayi yatırımları kentin geleceğini tehlikeye sokar, bacalı sanayiye hayır” diyen uzmanlara karşı yıpratma savaşı başlattı..

Ancak tehditler, karalamalar, baskılar sökmedi, Antalya Valisi Güngör Aydın ve ekibi ile DSİ’nin eli öpülesi uzmanları geri adım atmadı..

Bugün Antalya OSB, çevre dostu ile çevre hizmet ödüllerine abone olmuşsa 70’li yılların o destansı mücadelesinin payı büyük..

AOSB Başkanı Ali Bahar ve ekibi ile bugüne kadar bölgeyi yönetenlerin emeklerine saygı duyulması gerektiğinin altını çizmek lazım..