"Tarım üreticisi ürettiği domatesi bir sanat eseri olarak gördüğü gün, restoran veya otel aşçısı ürettiği yemeği sanat eseri olarak gördüğü gün Antalya kalkınmış olacaktır”

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası(ATSO)Başkanı Davut Çetin’in sözleri bunlar.

Çetin, ATSO’nun eski hizmet binasındaki Antalya Kültür Sanat’ta(AKS)bugün resmi açılışı yapılacak ve 3 Eylül’e kadar ziyarete açık olacak olan ‘İmparatorluktan Portreler’ ve ‘Eşsiz Bir Tanıklık Keşfederken’ sergilerinin basına tanıtımında çok çarpıcı açıklamalar yaptı.

Bunlara girmeden önce Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’na(ATSO)bir büyük alkış göndermek istiyorum.

Çünkü ATSO, Cengiz Toytunç Caddesi’nde yani Antalya’nın paha biçilmez değerdeki bir bölgesinde bulunan eski hizmet binasını kültür ve sanat merkezi yaptı..

ATSO üyeleri, hatta bazı yönetim kurulu üyeleri, binanın odaya maddi gelir sağlayacak şekilde değerlendirmesinde ısrar ettiler.

Kimi ‘AVM yapalım’ dedi, kimi ’bakım onarımdan geçirerek işhanı olarak kiraya verelim’ dedi, kimisi de ‘binayım satalım, parayı daha kazançlı bir işe yatıralım” dedi..

Başka seçenekler de ortaya konuldu..

Ancak ATSO’nun eski Başkanı şimdiki CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak ve halen görevde olan Başkan Davut Çetin ve arkadaşları, Antalya tarihinde özel bir yer alacak olan AKS kararını vererek, Antalya’nın bir kültür ve sanat kenti olması çabalarına en büyük desteği verdiler.

Cesaretle alına bir karardı.

Başka kişi ve kurum ve kuruluşlara örnek olur mu beklentisini girsek de henüz ATSO gibi kendini Antalya’nın kültür ve sanatına adamış kurum kişi ve kuruluşa rastlamadık.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’na bu nedenle ne kadar teşekkür etsek, onları dakikalarca, günlerce, aylarca, yıllarca alkışlasak yetersiz kalır.

AKS, İstanbul Pera Müzesi gibi her şeyin ensince ayrıntılarıyla düşünülerek yapıldı, değeri biçilemeyen tarihi ve kültür eserlerinin korunması açısından tüm önlemler alındı.

Gelelim ATSO Başkanı Davut Çetin’in altını kalın çizgilerle çizmek gerektiğini düşündüğüm açıklamalarına..

Çetin, Türkiye’nin 2017 yılı bütçesinin 645 milyar lira, Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinin ise sadece 3 milyar 459 milyon lira olduğunu belirterek, “ Kültür ve sanata verilen değer ortada. Devletten destek almak bu bütçe ile mümkün olmadığı gibi, Bakanlığın da kültür ve turizmi geliştirme konusunda atılım yapması, projeler üretmesi olanaksız. Biz de kendi yağımızla kavruluyoruz” diyor..

Davut Çetin, bunları söylerken, bakınız Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı 2017 yılı bütçesi için ne diyor :

“Allah bereket versin, Allah devlete, millete zeval vermesin. Biz, bu bütçeyle de çok güzel işler yaparız. Tabii gönül ister ki bu bütçe en azından Milli Eğitim bütçesinin yarısı kadar olsa. Tabii buna hiçbirimiz ‘hayır’ demeyiz ama devletimizin imkanlarını da biliyoruz”

Yani ne şiş yansın, ne kebap durumu..

Davut Çetin, Türkiye’nin kalkınmasının artık paradan ve sermayeden daha çok kültür ve sanata bağlı olduğunu vurgulayarak şunları söylüyor:

"Antalya'da tarım üreticisi ürettiği domatesi bir sanat eseri olarak gördüğü gün, restoran veya otel aşçısı ürettiği yemeği sanat eseri olarak gördüğü gün Antalya kalkınmış olacaktır. Bu noktaya gelmemizin yolu da bu sergilerden başlamaktadır"

ATSO Başkanı, Türkiye'de sinema salonu ve seyirci sayısının 10 yılda iki katına çıktığını da belirtti.

Şöyle diyor Çetin :

 "Tiyatro salonu sayısı 10 yılda üç kattan fazla arttı. Buna karşılık kütüphane sayısı ve kütüphane okuyucusu azaldı. Nüfus artışına rağmen gazete tirajları 2007 yılının altına düştü. Toplum olarak bütçemizin on binde birini tiyatroya, on binde yedisini sinemaya, onbinde sekizini gazeteye harcıyoruz. Kitaba bütçemizin binde ikisini harcıyoruz. Kültür ve sanat harcamamız toplamda bütçemizin binde üçüne karşılık geliyor”

Yorumu varın siz yapın..