Bir zamanlar tarım ülkesiydik..

Şimdi 126 ülkeden 133 çeşit meyve ve sebze ithal ediyoruz..

Antalya, bir zamanlar Türkiye’nin yaş sebze ve meyve ambarıydı..

Antalya, Türkiye’nin  yaş sebze ve meyve ihtiyacının yüzde 65’ni  karşılıyordu.

Şimdi pazar tezgahlarını bile ithal sebze ve meyveler süslüyor..

Bakınız Şili, Arjantin, Çin ve Güney Afrika’dan armut alıyoruz.

Antalyalı üreticinin ürünü tarlada, serada kalırken, KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti), Romanya ve Ukrayna’dan domates ithal ediyoruz.

Elmalı ve Korkuteli’nde ürünler dalında çürürken, ya da soğuk hava depolarında alıcı beklerken, Şili, İtalya, Fransa ve Bosna Hersek’ten elma getirtiyoruz.

Yerli ürün para etmezken Gürcistan’dan salatalık, Çin ve Güney Afrika’dan kabak ithal ediyoruz.

Antalya ürünü nar üç kuruşa alıcı bulamazken, Peru, Şili, İtalya ve Kolombiya’dan nar satın alıyoruz.

Turunçgiller, kivi, enginar, greyfurt, karpuz, kavun, üzüm, erik, sivri biber, marul, lahana, şeftali, kiraz, turp, patlıcan zeytin bunları da dışarıdan alıyoruz.

Taze ve kuru soğanı bile ithal ediyoruz..

Yurt dışından ithal ettiklerimizin arasında portakal, mandalina, turunç, zeytin, kızılcık, yeni dünya gibi ürünler de var…

Bir zamanlar kendi kendine yeten, yani ürettiğini içte tükettiği gibi, yurt dışına ihraç eden durumda iken şimdi sabanı bile satın alan bir zavallı ülkeye dönüştük..

Dönüştük de hükümet havuz medyası ile kendilerine ‘ uzman’ denilen bazı şahsiyetsiz yüzünden büyüme şarkıları söyleyerek günü kurtarmaya çalışıyor.

Türkiye’nin geçen yıl 7.4 büyüdüğü söyleniyor..

Rakam doğru da olabilir, ama büyümenin vatandaşa bir yararı yok..

Bir avuç mutlu azınlık ile ‘beton seviciler’e yarıyor bu büyüme..

İşe bu noktada beton sevicilerin yeni planından söz etmek, bizi çok yakından ilgilendiren bir olayı paylaşmak istiyorum.

Beton seviciler arasında köprü ve yol yapanlar başrolü üstleniyor.

‘Duple yol’ saldırısı önce Kaş-Kalkan’a yönelikti, bu kez Finike’yi tehdit ediyor..

‘Finike Portakalı’nın tadı dünyaca ünlü, daha doğrusu ünlüydü..

Mermer ocakları sayesinde Finike Portakalı’nın hem tadı, hem de üretimi büyük darbe yedi.

Finike’de ünlü çevreci Ali Ulvi Büyühonutçu ile eşi Ayşin’i mermer ocakları mücadelesinde kurban verdik.

Vatandaş portakal bahçelerini söküyor.

Beton sevicilere rağmen Finike Portakalı’nı yaşatmak konusunda özveride bulunanların huzuru iyice kaçtı.

Çünkü Karayolları Genel Müdürlüğü ‘nün planladığı duble yol projesi güzergahı Finike Portakalı’nın üretim alanından geçiyor.

Finike Meyve Üreticileri Tarımsal Birliği,ayağa kalktı.

Cumhurbaşkanı’na Birlik Başkanı Celal Bülbül imzalı dilekçe verdiler.

Dilekçede, yeni duble yol projesinin Finike Ovası'nın tam ortasından geçtiği, tamamı verimli ve dikili narenciye bahçelerinin geri dönüştürülemez şekilde kaybolacağı vurgulandı.

Dediler ki,”Finike'de üç kuşaktır üretimi yapılan, lezzetiyle tüm Türkiye'de meşhur ve Türk Patent Enstitüsü tarafından coğrafi işaretle tescillenen Finike portakalı ilçenin en önemli geçim kaynağıdır. Portakal ağaçlarının sökülmesinin ve yeni bir yolun, dünyada nadir rastlanan Finike Ovası'nın iklim yapısını da olumsuz yönde değiştireceği değerlendirilmektedir. Yapılması planlanan yol, soğuk aylarda güney rüzgarını (ılıman rüzgar) büyük bir nispette önleyeceği için don zararına karşı meyveleri daha da korumasız bırakacaktır"

Rant geldi, sonunda Finike Portakalı’nı da vurdu..

Yarın sıra kime gelecek belli değil..