Meslekte çeyrek yılı geride
bırakmaya bir elin parmakları kadar kaldı. Bu süre içerisinde her türden
haberle muhatap oldum. Hiç hazzetmediğim, adliye ve hastane muhabirliği
yaptığım dönemlerde bile haberlerimi büyük bir heyecanla yazardım. Bunu neden
sizlerle paylaşıyorum? Son dönemde özellikle Lara ve Konyaaltı sahilinin halkın
kullanımından iyice uzaklaştığını görmek bir kent sakini olarak beni son derece
üzüyor. Haber yazarken de ister istemez kentin ranta nasıl kurban edildiğine
şahit oluyorum. Lara sahilinin yeni yapılacak kruvaziyer limanıyla tamamen
halkın kullanımına kapatılacağını nedense kimse görmüyor ya da görmek
istemiyor.
Hele birilerinin Lara kumulları
ile ilgili hayallerine hiç girmek bile istemiyorum.
HALK NEREDE DENİZE GİRECEK?
Konyaaltı sahilinde de durum çok
farklı değil. Boğaçay Yat Limanı Projesi ile sahilin ciddi bir bölümü halkın
kullanımına kapatılacak. Peki bu kadar hızla nüfusu artan bu kentte zaten geçim
sıkıntısı yaşayan halk nerede denize girip, nerede pikniğini yapacak. Şimdi
bunları yazdım diye Antalya’ya yapılan yatırıma karşı olduğumu ileri sürüp beni
de ‘istemezükçü’ ler sınıfına katacaklar. Ama en azından bu yazıyla tarihe bir
not düştüm. Bundan 10-15 yıl sonra Antalya’daki denize girecek yer bulamayan
çocuklarımıza en azından elimden geleni yaptığımı söyleyebileceğim. İşte o
zaman bu kararların altına imza atanlar bakalım Antalyalıların yüzüne nasıl
bakacaklar çok merak ediyorum.
+++++++++++
BASINDAN HABERLER.. BASINDAN
HABERLER..
İDRİS KÖRFEZ’DEN AYRILDI
İdris Özyol Körfez Gazetesi ile
yollarını ayırdı. Ayrılık nedeni hakkında açıklama yapmaktan kaçınan Özyol,
sadece ‘böyle gerekiyordu’ demekle yetindi.
+++++++++++
TÜLİN KEPEZ’E TRANSFER OLDU
Gündem Gazetesi’nden ayrılan
Tülin Korkutelielmalıoğlu, Kepez Belediyesi geçti. Arkadaşılıza yeni işinde
başarılar diliyoruz.
++++++
GAZETECİLİK
ÜZERİNE
Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza
tabi tutulamaz. Mustafa Kemal Atatürk
++++++++
HUZUR
NEDİR?
Halkı tarafından çok sevilen bir kral,
huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder.
Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır. Günlerce çalışırlar, birbirinden güzel
resimler yaparlar, eserleri saraya teslim ederler. Tablolara bakan kral sadece
ikisinden hoşlanır. Ama birinciyi seçmesi için karar vermesi gereklidir.
Resimlerden birisinde bir göl vardır. Göl, tıpkı bir ayna gibi etrafında
yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar
gökyüzünü süslemektedir. Resim, bakanlara mükemmel bir huzur hissi verecek
kadar güzeldir.
Diğer resimde de dağlar vardır. Ama
engebeli ve çıplak dağlar. Dağların üstündeki öfkeli gökyüzünden boşanan
yağmurlar ve çakan şimşek ise resmi daha da sıkıntılı bir hale sokmaktadır.
Dağın eteklerindeki şelale insana gürültüyü, yorgunluğu hatırlatacak kadar
hırçın resmedilmiştir. Kısaca resim, pek de öyle huzur verecek türden değildir.
Fakat kral resme bakınca, şelalenin ardında
kayalıklardaki, çatlaktan çıkan mini minnacık bir çalılık görür. Çalılığın
üstünde ise bir anne kuşun örttüğü bir kuş yuvası göze çarpmaktadır. Sertçe
akan suyun orta yerinde anne kuşun kurduğu yuva izleyenlere harika bir huzur ve
sakinlik örneği sunmaktadır.
Ödülü kim kazandı dersiniz? Tabi ki ikinci
resim... Kral bunun nedenini şöyle açıkladı:
"Huzur hiçbir gürültünün, sıkıntının
ya da zorluğun bulunmadığı yer demek değildir. Huzur, bütün bunların içinde
bile yüreğimizin sükunet bulabilmesidir."
++++++
HAFTANIN
FIKRALARI.. HAFTANIN FIKRALARI..
BİRİNCİ
KANAL
Danimarka'ya giden bir işadamı, işlerini
hallettikten sonra, kaldığı otele dönmüş, akşam barda bir kadeh içip odasına
çıkmış. Tam uyumaya hazırlanırken, kapı çalmış. İşadamı kalkıp kapıyı açmış;
karşısına dünya güzeli bir hatun çıkınca şaşırmış:
- Yanlış odaya geldiniz herhalde.
Kadın parmağını onun dudağına dayayarak
susturmuş, şuh bir sesle demiş ki:
- Buraya senin için geldim hayatım.
Kadınla sabaha kadar seviştikten sonra,
yorgun ve mutlu bir şekilde aşağı inip, resepsiyona sormuş:
- Benim borcum ne kadar?
Resepsiyon görevlisi gülümseyerek
cevaplamış:
- Borcunuz ödendi efendim. Buyurun, bu da
bizim hediyemiz.
Adam, resepsiyon görevlisinin uzattığı
zarfı açmış; içinde on bin dolar para olduğunu görmüş. Yanlışlık olduğunu
söylese de, hiç bir yanlışlık olmadığını söyleyerek, kendisini hava alanına
kadar uğurlamışlar. İşadamı Türkiye'ye geldiğinde, bu olayı arkadaşlarına
anlatmış, ama kimseyi inandıramamış. İşadamının arkadaşlarından birinin yolu
Danimarka'ya düşünce, ne olur ne olmaz diye, aynı oteli denemeye karar vermiş.
Akşam gelip odaya çıkmış. Bu sefer inanılmaz güzellikte bir kumral gelmiş.
Onunla sabaha kadar sevişmişler. Adam arkadaşının yaptığı gibi aşağı inerek
hesabı sormuş. Kendisine bir zarf vermişler. Adam zarfı açtığında içinde beş
bin dolar olduğunu görmüş. Gülümseyerek sormuş:
- Neden bana beş bin dolar? Burada kalan
başka bir Türk arkadaşıma on bin dolar vermişsiniz!
Resepsiyon görevlisi biraz düşündükten
sonra hatırlamış:
- Haaa, o arkadaşınız, ama onunki birinci
kanalda yayınlanmıştı!..
EMEKTAR
Adamın biri, 90'ıncı yaş gününü kutluyormuş.
Adamın gözü ayaklarına ilişince, kendi kendine nutuk çekmeye başlamış:
- Sevgili ayaklarım, bugün 90 yaşına
girdik, bu kadar sene, beni istediğim yere götürdüğünüz, bu yaşıma sizinle
girdiğim için bahtiyarım, sizlere çok teşekkür ediyorum ve nice seneler
diliyorum.
Sonra da dizlerine bakarak devam etmiş:
- Sevgili dizlerim, bugün 90 yaşına girdik,
bu kadar sene beni taşıdınız, "Bükül!" dedim; büküldünüz,
"Çömel!" dedim; çömeldiniz, bu yaşıma sizinle girdiğim için çok
mutluyum, sizlere çok teşekkür ediyorum ve nice seneler diliyorum.
Adamın gözü biraz daha yukarı kaymış ve
demiş ki:
- Eee emektar, eğer sen de yaşasaydın; bu
günümüzü birlikte kutlayacaktık!..
ERKEĞİN DUASI
Adamın biri, karısını o kadar çok seviyordu
ki; her akşam yatarken onun için şöyle dua ediyordu:
- Allah'ım karım hiç üzülmesin, tek ben
üzüleyim...
- Allah'ım onun bir yeri kırılmasın, benim
kırılsın...
- Allah'ım karımın başı ağrımasın, benim
başım ağrısın... Son olarak da şöyle dua ediyordu:
- Allah'ım karımı dul bırakma, beni dul
bırak!..