Bu bayram, acı bir bayramdı. Kimsenin ağzının tadı yoktu! On ilimizi yıkan depremde, ağır kayıplarımız oldu! İnsanlar bir gecede sevdiklerini, yakınlarını ve her şeylerini kaybettiler! Bunca zamandır da yaralar sarılmadı. Hala çadırlarda, tozun toprağın içinde, aç, susuz, elektriksiz, banyo ve tuvalet ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanarak yaşayan onca insanın acısı ve o insanların başlarına gelen felaketin,bütün ülkede yarattığı keder; bayramı, bayram olmaktan çıkardı adeta. Hiç kimsede bayram havası yoktu!

Bu bayram sadece depremzedeler için değil, herkes için de, acı bir bayram oldu! Çünkü hayat pahalılığı, yokluk ve yoksullukla savaşan insanlarımızın, ne bayram alışverişi yapacak, ne de bayram sofraları kuracak hali kalmadı! Uzayan ekmek kuyrukları, gecenin ikisinde sıraya girilen et kuyrukları, insanlarımızın bayramını da zehir etti. Adeta gülmeyi unuttuk!

Bu bayram anneler, babalar çocuklarına bayramlık alamadılar. Dedeler, nineler, torunlarına harçlık verememenin hüznünü yaşadılar! Belki de ilk kez çocuklar, gülmeyi unutan büyüklerinin kederli yüzlerine bakarken, bayram sevincini yaşayamadılar! Şeker bayramı, şekersiz, tatlısız, baklavasız kısacası tatsız geçti!

Bu defa bu bayram; “ acıyı bal eylediğimiz” bir bayram oldu! Belki küçük bir kısım insanımız, bayramı bayram gibi yaşadı. Ama başkalarının acılarından etkilenmeden, gönül rahatlığıyla bayram kutlamanın, vicdanlı insanlar için zor olduğunu biliyorum. Çünkü bayramların amacı, herkesi, özellikle çocukları, sıkıntıda olanları sevindirmek, mutlu etmek, kardeşliği ve iyiliği yaymaktır. Eğer bunları başaramamışsak, o bayram sadece acı bir bayram olur hepimize. Tıpkı bu bayram gibi…

Not: Bu bayramın içinde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı da kutladık. Çocukların gelecekte, daha mutlu, daha sevinçli bayramlara kavuşmasını diliyorum. Bu bayramı çocuklara armağan eden Atatürk’ümüzü de, sevgi, saygı ve minnetle anıyorum.